3. Dünya Savaşı ve Türkiye

Emin Hızır SARAL
Emin Hızır SARAL

Yaşadığımız günlerin önemi ancak onlarca yıl geçtikten sonra daha net anlaşılacak gibi.

Tarih yaşanırken farkına varılmayan olaylar silsilesinin geriye dönük mizanı olmuştur. Şu anda yaşadığımız zaman kesidi ile alakalı ilk tespit şu olmalıdır ki; Dünya, adı konmamış 3. Dünya Savaşı’nı yaşamaktadır.

Bu savaş bildik araçlarla, ordularla değil, başka parametreler kullanılarak yaşanmaktadır. Bu savaşın kıtalararası boyutu; ABD, Çin, Rusya, pasifik boyutu ayrı bahistir; bizi ilgilendiren cephesi, tam da yaşadığımız coğrafyada geçmekte ve bizi her yönüyle alakadar etmektedir.

Deyim yerindeyse bizim etrafımızda at izi it izine karışmıştır. Türkiye bu savaşın Rusya ile birlikte duruşları ve yerleri farklı da olsa esas hedef ve taraflardan en önemlisidir.

Peki diğer taraflar kimlerdir; hepimizin bildiği batı diye tanımladığımız emperyal dünyadır.

Bu savaşın komuta kontrol merkezinde ise her zaman olduğu gibi ana akılı temsilen İngiltere var. 20.yüzyılın başındaki 1. Dünya Savaşı’nın ana aklı ve aktörü olan İngiltere, 2. Dünya Savaşı’nın kurmay aklını oluşturmuştur. Bugün yaşadığımız 3. savaşın da perde arkasındaki üst aklı da, kurmay başkanı da yine hiç kuşkusuz İngiltere’dir. Sahnede ABD’yi görürüz, tepkileri büyük ayı olarak o toplar; sahadaki süpürme görevini o yerine getirir. Tepkiler ona olur. Ana kraliçe arkadan seyreder, savaşın dozajını ayarlar. Ultra modern 3.savaşta düzenli ordular olmayacak, ölüler daha çok yerel olacak; öldüren de aynı olacak, ölen de.

***

Büyük oyunun yerel oyuncuları da belirlendi. Daha önce Afganistan ve Irak operasyonlarına sebep hazırlama görevini kusursuz yapan El-Kaide’nin yeni versiyonları bu kez sahaya sürüldü. Esas hedef İslam dünyasına son ve kalıcı darbeyi indirmek… İslam imajına yapılan büyük taarruzu bütün dünya ile birlikte seyrediyoruz; boğaz kesen, esir kadınlara tecavüz edip pazarda satan ortaçağ zihniyeti, Hollywood filmlerini aratmayacak bir şekilde sahnede. Hülasa kim ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor. Yeni aktör IŞİD bir günde 2 milyon nüfuslu Musul’u alır ama sınırımızdaki Kobani kasabasını 50 gündür alamaz. IŞİD Kobani’de vurdukça Türkiye düşecektir. Öyle kurgulandı bu oyun da; içerde Türkiye’yi barış açılımı ile oyalayıp dışarıda yeni tuzakları birlikte planlamak gayretine giren bir kısım Kürtler de dahil olmaktadır.

Biz neredeyiz? Biz artık hedef ülkeyiz, ana hedef bizim coğrafyamız ve bu bölgenin en muktedir ülkesi Türkiye’dir. Geri kalan bütün sınırları cetvelle çizilen ülkeler detaydır, teferruattır. Biz bu son paylaşım ve dizayn oyununu bozabilecek en kontrol edilemez, en tehlikeli ülke konumundayız. Türkiye kendisine direktif verilecek ülke olmaktan çıkmaya başlayınca her ne olursa olsun devre dışı bırakılması gereken aykırı bir ülke konumunda görünüyor. Aynı anda Amerika, İngiltere, Almanya ve onların doğal uzantısı yerli ecnebi medyada da aynı kalemden çıkmışçasına yayınlar yapılıyor. Son yıllarda ve yakın zamanlarda art arda yaşadığımız tam ve yarım darbe teşebbüsleri, cumhuriyet mitingleri, geziler, cemaatler, ihanetler, ayaklanma provaları hep aynı hedef için sahneye koyulan senaryolardı.

Hedef Türkiye’ye diz çöktürmekti. Ülkemizde her zaman gerekli sayı ve güçte batı muhipleri hep olagelmiştir. Bu yerli ecnebiler sahip oldukları imkân ve kabiliyetler itibarıyla Türkiye’yi hep avuçlarının içinde tutup istenilen zaman ve zeminde ağababalarına emre amade sunmayı beklemişlerdir. Dışarıdakiler neyse de en üzücü olanı da yerli ecnebilerin tutumu olmaktadır. Günümüzde mahalli ve ulusal medyanın milli olmasının önemi de tam da burada öne çıkmaktadır.

İnsanımızı aydınlatma görevini büyük fedakârlıklarla yerine getiren gerçek basın ve medya kuruluşları ve aydınlarımızın önemi her zamankinden daha çok artmaktadır.

Ve… Bütün gelişmelere gerçek manasını arayarak bakmak, irdelemek zorundayız. Kısır çekişmeleri başka zamanlarda yine yaparız, ama o günler bu günler değildir.

Karadeniz'in Sesi Gazetesi'nden alınmıştır.

Bu gönderiyi paylaş