Solaklı Vadisi’nde KATLİAM
Ülke genelinde son 4-5 yıldır HES (Hidro Elektirik Santrali) kılıfıyla vadilere uygulanan talandan Solaklı da nasibini fazlasıyla aldı. Akarsulardan çok uzaklarda yaşayan kentli nüfusun enerji ihtiyacı artarken, yüzyıllardır doğa ile iç içe yaşayan üzerinde yaşadığı toprakları evladı gibi seven koruyup kollayan insanların hakları hiçe sayılmaktadır. Rüzgar ve güneş enerjisi potansiyeli de oldukça yüksek olan ülkemizde enerji yatırımlarının özellikle HES’lere yoğunlaşması oldukça düşündürücüdür.
Onlarca teşviğe rağmen özel sektör tarafından bir çivi bile çakılmayan bölgemize her sektörden çeşitli kuruluşların HES yapmak için Derelerimize üşüşmesinin altında yatan gerçeği biraz irdelemek istiyorum. Bir HES nasıl yapılıyor, kriterleri, şartları nelerdir?
Öncelikle bilgisayarda hepimizin kullandığı Google Earth programından bir vadi belirleniyor ve bir dere kurban seçiliyor. Ardından ortalama 100 bin TL gibi bir fiyata ruhsat alınıyor. Vadi akarsu ve doğal şartlara bakılmaksızın Ankara’dan masa başında ÇED raporu veriliyor. Devletin üretilen enerjiyi alacağını garanti etmesiyle birlikte DSİ ile imzalanan su kullanım protokolü ardından akarsuya 49 yıllığına sahip olunuyor. Yabancı finans kaynaklarından alınan kredi ile tesis kuruluyor ve kısa sürede faaliyete geçiyor. Asıl hayretler içerisinde kalacağınız konuyu ise sona sakladım. Büyük çaplı bir işletmenin kendini amorte etmesi 7 ila 10 yıl iken bir HES’in kendini amorte etmesi ortalama 3–4 yıl sürüyor. Yani 100 bin TL gibi bir rakam harcayıp 45 yıl boyunca çuvalla para kazanılacak bir tesis sahibi olunuyor.
Yüz binlerce ağaç kesilirken suyu tünellere hapsedilen Akarsuların %10 luk can suyuyla yaşamını devam ettireceği sanılıyor. Kış aylarında bile eskisi kadar zengin bir debisi olmayan Derelerimize bırakılan %10 luk can suyu vadilerden akmaz bile, batar gider kurur! Ülkemizde şuan 1500 civarı HES yapılması planlanıyor. Proje aşamasında olanlarla birlikte bu rakam 2000’in üzerine çıkacak. Yapılacak tüm HES’lerin üreteceği enerji ihtiyacın sadece %5 i kadar. Çeşitli nedenlerle kayıp olan enerji miktarı ise %18. Bu kadar küçük bir miktar için dağı taşı delmenin dereleri kurutmanın mantıklı bir açıklaması yok !
Suyunu içtiğimiz havasını soluduğumuz, sularında yüzüp kenarında yaşadığımız Solaklı Vadisi’nde 32 tane HES planlanıyor.Yanlış okumadınız yaklaşık 40 kilometrelik vadide 32 tane santral yapılması düşünülüyor. Planlanan santrallerin bazıları üretime başlamış bazıları inşaat aşamasında bir kısmınında projelendirme ve yasal süreci devam ediyor. Bölgede HES’lerin yapılacağının daha fısıltısının dolaştığı günlerde Karaçamlı hemşehrimiz Murat Sarı ve bir grup arkadaşı HES’lerin zararları ve yol açacağı çevre felaketlerini anlatma amacıyla köy köy gezip bilgilendirme toplantıları yapmaya başlıyor. Çaykara Uzuntarla(Alisinos) köyüne gidiyorlar. Güler misin ağlar mısın denilebilecek olaylar ise bundan sonra gelişiyor. Bizim Memleket sevdalısı Milliyetçi Devletçi Karadeniz insanımız ‘’siz devletten daha mi iyi bilecesunuz siz teröristmisunuz vatan hainimisunuz ‘’diye çıkışarak çevresi gençleri köyden kovar. Şuan ise köyde inşa edilen HESten sonra çevreci gençleri köyden kovanlar dahil olmak üzere bir çok vatandaş HESlere lanet yağdırmaya başlamış durumda. Arazisini vermeyen yaşlı insanları camiye yol yapacağız vaadiyle kandırarak amacına ulaşan su tacirleri kanun ve yasaları hiçe sayarak Solaklı’ya ihanet etmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz aylarda Çaykara Çamlıkaya HES’in dereyi tamamen kurutması üzerine tutanak tutması için olay yerine çağrılan yetkililer gelmedi. Bunun üzerine tamamen kurumuş olan vadi görüntülenip Çaykara Cumhuriyet Baş Savcılığına Şikayet dilekçesi ile sunuldu.
Yaklaşık 1 ay sonra savcılık komik bir gerekçe ile soruşturma açma ihtiyacı hissetmedi.
‘’Olay Hakkında Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak şikayetçinin soyut iddiası dışında delil elde edilemediğinden olay hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.’’denildi.
Bu kararla kendi kolluk kuvvetlerimiz yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan insanları yok sayarak su tacirlerinden yana tavır aldı.
Sürekli önü tıkanan kendi topraklarında muhacir duruma düşürülen Anadolu Köylüsü küçücük suların birleşerek Dereleri, Nehirleri oluşturduğu gibi Ankara’ya akmaya karar verdi. Türkiye’nin 7 bölgesinden köylerden vadilerden şehirlerden yola çıkacak ekipler yol güzergahında kendilerine katılacak ekiplerle birleşerek Büyük
Anadolu Yürüyüşünü gerçekleştirecek Anadolu’nun isyanını Ankara’ya taşıyacak.
Ali SARIALİOĞLU