Ekonomimiz Güvenli Mi ?
Bir ekonomiyi olumlu veya olumsuz yönde etkileyen çeşitli faktörler vardır. Türk ekonomisi örneğinde bunların başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- 1. Ekonomik sistemin temel yapısı (devletçi, karma veya serbest piyasa) ve bunun işlerlik derecesi. Bizde halen uygulanan sonuncusudur, ama sayılamayacak kadar eksikleri ve kusurları vardır.
- 2. Genel olarak kamu yönetiminin ve özellikle ekonomi-maliye yönetiminin yapısı ve bütçe sisteminin niteliği ile işleyiş özellikleri. Özerk kuruluşlar da dikkate alındığında, bizde çok başlılık söz konusudur.
- 3. Ülkemizin ihtiyaca cevap verecek ölçüde eğitilmiş insan (özellikle teknik/ara eleman) gücü, AR-GE potansiyeli ve teknoloji/patent üretme yeteneği. Bu konuda da tam bir kaos ortamı ve büyük yetersizlikler yaşıyoruz.
- 4. Ekonomi ile ilgili mevzuatın ve özellikle vergi yasalarının yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı ne ölçüde teşvik ettiği ve iç-dış piyasalarda rekabet gücümüz.
- 5. Finansal kuruluşların ve piyasaların yapısı, işleyişi ve özellikle bu kuruluşlar için varlık nedeni olan reel sektöre destek yeteneği. Bizde krediler üretime değil, giderek tüketimin finansmanına akmaktadır.
- 6. Doğal kaynakların ve özellikle enerji kaynaklarının varlık derecesi ve bunlardan yararlanma yeteneği. Türkiye bu konuda varlık içinde yokluk yaşamaktadır.
- 7. Ülkemizin coğrafi/jeopolitik konumu ve bundan ne ölçüde yararlandığımız.
- 8. Ülkemizin iklim yapısı ve toprak özellikleri ile; tarım sektörünün (hayvancılık, ormancılık ve su ürünleri dahil) kendi kendine yeterlilik derecesi, rekabet gücü/potansiyeli ve yenilenme imkanları.
- 9. Taraf olduğumuz özellikle ekonomi ağırlıklı uluslararası anlaşmaların (örneğin GB anlaşması) çıkarlarımıza ne ölçüde hizmet ettiği. GB kanayan yaramızdır, ancak aldırış eden yok…
10. Yabancı sermayenin yoğunluğu/ağırlığı,niteliği ve faaliyet alanları. Giderek küresel sermayenin “dikensiz gül bahçesi” oluyoruz, ama şikayet eden çok az.
11. Bölgeler arasında gelişmişlik farklarının derecesi ve altyapı yatırımlarının yeterli olup olmaması. En büyük sorunlarımızdan biri de burada…
12. Ekonomik sınırların, yani gümrük hattının kontrol derecesi ile, kayıtdışı ve kara para ile mücadele imkanları. Sanıyorum bu konuda “Deve geçer, un elenir elekten” özdeyişi tam yerini buluyor.
13. Ülkemizin genel olarak hizmet sektörlerinde ve özellikle ulaştırma, iletişim ve medya sektörlerinde etkinlik derecesi.
14. Ekonominin çok yönlü olarak dışa açılma ve dünya markası oluşturma yeteneği, uluslararası ekonomik kuruluşlarda etkinlik derecesi.
15. Kamu yönetiminin ve ekonominin “yurt dışındaki Türkiye” gerçeğini görme ve ondan yararlanma yeteneği.
16. Ekonomi ile ilgili meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin kendi alanlarında etkinliği ve hizmet üretme yeteneği.
17. Genel olarak bu faktörler itibariyle ülkemizin dışa bağımlılık derecesi.
18. Kamu yönetiminde ve ekonomide sorumluluk ve risk üstlenen karar vericilere yol gösterecek sağlıklı, yansız ve kapsamlı ekonomik raporlama yapan kuruluşların varlığı. (Bkz. “Ekonomiye nasıl bakmalı” başlıklı önceki yazılarımız.)
Sonuç olarak şunları da vurgulamalıyız: İletişim teknolojisindeki baş döndürücü gelişmelerin eseri olan küreselleşme, en cok büyük dünya şirketlerine yaramış ve bunları “uluslararası” olmanın da ötesine, “uluslarüstü” statülere taşıyarak, ulusal ekonomiler ve o yolla ulus devletler için en büyük güvenlik tehdidi haline getirmiştir. Bu yönüyle küreselleşmeye “emperyalizmin maskeli yüzü” demek hiç de yanlış olmayacaktır.
Kuşkusuz, Türkiye de bu gelişmelerden/tehditlerden payını almıştır, almaktadır. Gelecek için bunu önlemenin veya azaltmanın yolu, en azından bu acı gerçeği kabul ederek, yukarıdaki faktörler bağlamında ona göre bir strateji izlemekten geçer.
Şunu da belirtmeliyiz: Bu faktörlerin çoğunluğu olumlu olsa bile, ekonomide işlerin iyi gitmemesi; ya da çok az bir kısmı olumsuz olsa bile, ekonominin istikrar içinde gelişmesi yine de mümkündür. Burada, helva yapma ustalığını gösterecek veya günü kurtarma uğruna geleceği tehlikeye atmayı yeğleyecek hükümetlerin ekonomi politikaları devreye girer. Hükümet etme sanatının ne derecede olduğu bu politikalarla ortaya çıkar. Tabii, beklenmedik büyük iç-dış doğal afet ve olayların ya da şimdilerde yaptığımız gibi, olmayacak dualara amin demeye kalkışarak, iç siyasette karmaşa yaratmanın ekonomiyi etkilemesi de kaçınılmazdır.