Ali yazar, Veli göçer
Unutma, unutturma… Ne de sık kullanır olduk bu cümleyi değil mi ? Ülkemde değişmesi gereken ama bir türlü değişmeyen her olay için bunu söyledik, söylüyoruz da. 17 Ağustos 1999 da bunlardan sadece biri.. Sadece biri dediğime bakmayın. Onbinlerce insanı kaybettik o gün. Olandır. Takdir Allah’ındır elbette. Ancak dikkat edilmesi gereken konu Allah’ın takdiri olan deprem değil, kulunun işlediği cinayettir. Açık ve net şekilde bu bir cinayettir kanaatimce.
Depremin hemen ertesinde suçlular(!) adaletin pençesine alındı.. Olanların acısını dindirecekmiş gibi. Sonrası da malumunuz üzere.
“Halka halktan başka kimsenin faydası yok” sözünün gerçekleşmesi de uzun sürmedi tabii. Bölgeye yardımlar yağdı duyarlı insanlarca. Acılarını paylaştılar, yaralarını sardılar. Sonra… Sanırım unuttular. Bu olanların hesabını sormadıkça unuttuğumuzu düşüneceğim hep. Sadece soru soruyoruz. Ne üretiyoruz, neleri çözümlüyoruz ?
Eğitimini aldığım inşaat mühendisliği bölümünde “Deprem Mühendisliği’ne Giriş” dersi deprem sonrasında, seçmeli ders iken zorunlu ders haline getirildi. Deprem Yönetmeliği tekrardan güncellendi.. Bir deprem ülkesinde depremden sonra önlem alınmasına söylenecek tek sözüm şudur:
17 ağustos “ hiçbir şey değişmeme” gününüz kutlu olsun.